Suriye rejimi lideri Beşşar Esed, 2 Nisan'da, Yerel Yönetimler ve Çevre Bakanı'nın önerisi ve 66 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin bazı maddelerinin tadiline dair kararname ile idari birimlerin genel örgütsel şemasında bir veya daha fazla düzenleyici bölge oluşturulmasına izin veren 2018-10 sayılı Kanun'u çıkardı.

Esed 10. madde adıyla anılan bu yasayı onayladığı takdirde, her Suriye vatandaşının kanunun çıkışını takip eden bir ay içinde rejim mercilerine giderek ellerindeki belgelerle Suriye’de kendilerine ait taşınmaz malları olduğunu ispatlamaları gerekecek. İspatlanmadığı takdirde bu yasaya göre "mallarına rejim tarafından el konulacağı ve Hazine’ye devredileceği" söyleniyor.

Arapça yayın yapan damasnow.com haber sitesinde yer alan konuyla ilgili habere göre, Yerel İdare Bakanı’nın teklifiyle getirilen yasa tasarısındaki maddelerde başlıca;

-Ülkedeki gayrimenkullerin kayıtlarının yapılması için bir masa kurulacak ve elinde belgesi olan mülk sahiplerinin belgeleri kayıt altına alınacak. 
-Mal sahiplerinin yasal vekalet sahipleri olan dördüncü dereceye kadar akrabaları ya da yasal temsilcileri, onlar adına bu başvuruları yapabilecek
-Komite, görevlerini kuruluş tarihinden itibaren 150 gün içinde tamamlayacak.
-İdari birim, kurulda değerlendirme komitesinin kararını, alındığı tarihten itibaren bir hafta içinde ilan edecek.

TAPU BİNALARI YAKILMIŞTI

Korgeneral Metin Temel Afrin'in terör güçlerinden temizlenmesinin ardından “Haberi aldıktan sonra hemen tapu ve nüfus binalarının güvenliğinin sağlanması emrini verdik” açıklaması yapmıştı.

Yeni Şafak'tan Mehmet Acet 4 Nisan tarihinde konuya yer verdiği köşesinde Tapu binaları ile ilgili verilen karar ile ilgili "Bunun sıradan bir emir olmadığını söylemeliyim. Neden derseniz, tapu ve nüfus binaları demek, o şehrin kimlik kartı demektir. Niyeti ele geçirdikleri yerlerin demografik yapısını değiştirmek olanların, bir şehre girdikleri zaman ilk iş nüfus ve tapu binalarını ateşe vermek olduğunu, şu yakın tarihte Irak ve Suriye’deki örnekleriyle biliyoruz. Bu durumda, Temel Paşa’nın bu sözlerini, Afrin harekatının işgal niyetiyle değil, terörle mücadele mantığıyla yürütüldüğüne dair yeni bir kanıt olarak da görebiliriz. Zira, tapu ve nüfus müdürlüklerinin ‘Yangında ilk kurtarılacak’ yerler olarak görülmesi, “Biz bu kentin kimliğini korumak istiyoruz” niyet beyanıyla örtüşüyor." demişti.

2016 yılında Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Koalisyonu (SMDK), terör örgütü PKK'nın Suriye uzantısı PYD'nin, Halep'in Münbiç ilçesindeki nüfus müdürlüğü ile tapu sicillerinin bulunduğu binaları yakmasına tepki göstererek, "Tapu sicillerinin yakılması ve belgelerin yok edilmesi tehlikeli bir eylemdir ve vatandaşları yerlerinden tehcir etme ve o yerlere geri dönmelerine engel olma çalışmalarına hizmet etmektedir," demişti.

Bugün gelinen noktada evlerinin üzerine düşen bombalardan canını zor kurtararak kaçan Suriyelilerin önüne Esed rejimi tarafından sürülen "belgeni getir ispatla" yaklaşımı Esed'in pek de halkını düşündüğü izlenimini vermiyor.

Muhaberat rejiminin ağır baskısının korkuttuğu insanların yeniden Esed'in karşısına çıkıp mülkünü ispat etme cesaretini toplaması ise ilk etapta epey zor görünüyor.

DÜNKÜ ÜÇLÜ ZİRVEDEN ÇIKAN KARARLAR

İran Cumhurbaşkanı Hassan Ruhani, Rusya Devlet başkanı Vladimir Putin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dün Ankara'da gerçekleştirdiği Suriye zirvesi sonrası bölge ile ilgili şu açıklamalar yapılmıştı.

"Suriye'nin bağımsızlığı, toprak bütünlüğü ve egemenliğinden yanayız" ortak açıklamasının ardından yaptığı açıklamada Erdoğan, "Zeytin Dalı Harekatı ile de aynı mücadeleyi bir başka terör örgütü olan PYD/YPG'ye karşı veriyoruz. Teröristlerden temizlediğimiz bölgeleri temizlemekle kalmıyoruz, altyapı ve üstyapısı ile yaşanabilir hale getiriyoruz. Ülkemizde 3.5 milyon Suriyeliyi konuk ediyoruz. Cerablus ve El Bab bölgesine şu ana kadar 160 bin Suriyeli kardeşimiz geri döndü. Afrin'e de yüzbinlerce Suriyeli kardeşlerimizin döneceğini düşünüyoruz." demişti.