onwin yeni giriş canlı bahis casino siteleri rulet siteleri

'Soydaşlarımızın haklarını korumak ülkemizin dış politikasının önceliğidir'

TBMM Başkanı ve Tekirdağ Milletvekili Prof. Dr. Mustafa Şentop, Batı Trakya Türk Azınlığı’nın lideri merhum Dr. Sadık Ahmet’in ölüm yıl dönümü nedeniyle düzenlenen anma törenine katılmak üzere geldiği Yunanistan'ın Batı Trakya bölgesinde bir dizi temaslarda bulundu.
Bu haber 2019-07-20 11:26:42 eklenmiş ve 744 kez görüntülenmiştir.

 

TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Dr. Sadık Ahmet için düzenlenen anma merasiminde yaptığı konuşmada önemli noktalara temas ederek Türkiye devletinin Batı Trakya Türkleri'nin haklarının korunmasının dış politikadaki öncelikleri arasında yer aldığını, Batı Trakya Türk Azınlığı ile Türkiye'deki Rum Ortodoks Azınlığı iki ülke ilişkilerinde bir dostluk köprüsü olarak gördüklerini, ancak 100 yıl önce imzalanan antlaşmaların şartlarının uygulanmasında, Batı Trakya Türklerine hakların verilmesinde bugün dahi bir çok sıkıntının yaşandığını ifade etti.


Batı Trakya temaslarına İskeçe ile başladı

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı (TBMM) Mustafa Şentop, Türk siyasetçi merhum Doktor Sadık Ahmet'in kabri başında yapılacak anma törenine katılmak için gerçekleştirdiği Yunanistan ziyareti kapsamında İskeçe Müftülüğünü ziyaret etti.


Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı (TBMM) Mustafa Şentop Dedeağaç havalimanında Türkiye'nin Atina Büyükelçisi Burak Özügergin, Gümülcine Başkonsolosu Murat Ömeroğlu ve merhum Dr. Sadık Ahmet'in ailesi tarafından karşılandı.


Mustafa Şentop merhum Doktor Sadık Ahmet'in kabri başında yapılacak anma törenine katılmak için gerçekleştirdiği Yunanistan ziyareti kapsamında ilk olarak İskeçe Müftülüğünü ziyaret etti.


Şentop, İskeçe Müftülğünde Müftü Ahmet Mete, yardımcısı Ahmet Hraloğlu, yeni seçilen Mustafçova Belediye Başkanı Rıdvan Delihüseyin ve din görevlileri tarafından karşılandı. İskeçe Müftülüğünü ziyaret ettikten sonra T.C. Gümülcine Başkonsolosu Murat Ömeroğlu'nun heyet onuruna verdiği yemeğe katıldı.


Mustafa Şentop İskeçe ziyareti kapsamında Sünne mahalle camiini de ziyaret etti. Sünne mahallede Müslüman-Türk soydaşlarla hasbihal etme fırsatı da bulan Şentop daha sonra beraberindeki milletvekilleri ile birlikte İskeçe'de küçük bir gezinti yaparak esnafı selamladı. Mustafa Şentop İskeçe şehir turunun ardından Gümülcine'ye geçti.


Gümülcine'de Müftü Şerif'i makamında ziyaret etti

TBMM Başkanı Mustafa Şentop Gümülcine'de Müftüsü İbrahim Şerif'i makamında ziyaret etti. Müftülükte kendisini din görevlileri karşıladı. Başkan Şentop Gümülcine müftüsü İbrahim Şerif'ten bölgedeki faaliyetler ve soydaşların durumu hakkında bilgi aldı.


TBMM Başkanı Mustafa Şentop Gümülcine Müftülüğü ziyaretinin ardından Doktor Sadık Ahmet'i anma programına katılmak üzere Kahveci mezarlığına geçti.


Öte yandan Dr. Sadık Ahmet'i anma programına katılmak üzere Batı Trakya'ya gelen İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Gümülcine Türk Gençler Birliği ile Gümülcine Müftülüğünü ziyaret etti.


Kahveci mezarlığındaki anma programına yoğun katılım gözlendi

Yunanistan'da uzun yıllar maruz kaldığı zulümlere rağmen Batı Trakya Türklerinin haklarını sonuna kadar savunan Dr. Sadık Ahmet, vefatının 24'üncü yılında Gümülcine'deki kabri başında anıldı. Merhum Dr. Sadık Ahmet'in anmak üzere Gümülcine Kahveci mezarlığına gerek anavatan Türkiye'den gerekse Batı Trakyalı soydaşlar büyük katılım gösterdi.


Sadık Ahmet, Batı Trakya'daki azınlığın haklarını koruyan Lozan Barış Anlaşması'nın 73. yıl dönümünde 24 Temmuz 1995'te henüz 48 yaşındayken şüpheli bir trafik kazasında yaşamını yitirmişti.


Dr. Sadık Ahmet'in kabri başında düzenlenen anma törenine Türkiye Cumhuriyeti Devletini temsilen Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop, İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici, CHP Grup Başkan Vekili Engin Altay, T.C. Atina Büyükelçisi Burak Özügergin, milletvekilleri, T.C. Gümülcine Başkonsolosu Murat Ömeroğlu, BTTADK Başkanı ve Gümülcine Müftüsü İbrahim Şerif, İskeçe Müftüsü Ahmet Mete, DEB Partisi Başkan Çiğdem Asafoğlu, Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu, Belediye Başkanları, Sivil Toplum Kuruluşlarının başkan ve yöneticileri ile Batı Trakyalı soydaşlar iştirak etti.


Büyük katılımın gözlendiği anma programı Edirne Selimiye Camii İmam Hatibinin okuduğu salâ ve Kur'ân-ı Kerim ile başladı. Ardından Edirne Müftüsü Emrullah Üzüm yaptığı dua ile eller semaya kalktı. Duanın ardından selamlama konuşmalarına geçildi.


İlk olarak anma programına ev sahipliği yapan Dostluk Eşitlik Barış Partisi Başkanı Çiğdem Asafoğlu açılış konuşmasını yaparak programa iiştirak edenlere teşekkür etti. Ardından CHP Grup Başkan Vekili, Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı, Saadet Partisi Genel Başkanı, İyi Parti Genel Başkanı ve son olarak Türkiye Cumhuriyeti Devletini temsilen Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop selamlama konuşmalarını gerçekleştirdiler.


Dr. Sadık Ahmet'in kabrinin bulunduğu Gümülcine Kahveci mezarlığındaki program, merhumun ailesi adına kızı Funda Ahmet tarafından yapılan teşekkür konuşması ile sona erdi.


Kabri başındaki program sonrası Dostluk Eşitlik Barış Partisi Genel Merkezinde soydaşlara yemek ikram edildi ve anavatan Türkiye'den gelen heyetler Batı Trakya Türkleri ile kucaklaşma ve hasbihal etme fırsatı buldular.


Dr. Sadık Ahmet'in kabri başında yapılan konuşmalar

DEB Partisi Genel Başkanı Çiğdem Asafoğlu:


“Batı Trakya ve Balkan Türkülerinin lideri Dr. Sadık Ahmet’in aramızdan ayrılışının 24. yılında düzenlediğimiz anma törenine hepiniz hoş geldiniz. Rahmetli liderimizi büyük bir hasret ve şükranla anıyorum. Dr. Sadık Ahmet'in kutsal mirasına sahip çıkmaktan Dostluk Eşitlik Barış Partisi Genel Başkanı olmaktan onur duyduğumu belirtmek isterim. Onun yolunda taviz vermeden ilerleyeceğimizi ve bu davadan asla vazgeçmeyeceğimizi bir kez daha üstüne basarak vurguluyorum. Bizler Batı Trakya Türkleri olarak, bu topraklarda rahat nefes alabiliyorsak bu Dr. Sadık Ahmet’in sayesindedir. Sizin huzurunuzda onun emanetinin emin ellerde olduğunu söylemek isterim. Liderimiz Dr. Sadık Ahmet bundan tam 24 yıl önce şaibeli bir trafik kazasında can verdi. Canını teslim ettiği aracı partimizin genel merkezinden birileri gelip çaldı. DEB Partisi olarak, bizler o aracı geri istiyoruz. O aracın üzerinde liderimizin kanı bulunmaktadır. Aracı ortadan kaldırarak, çalarak hiçbir şeyi unutturamazsınız. İnsanların kimliği, acısı, manevi hisleri asla çalınamaz. Sorunlar bir şeylerin üstü örtülerek değil, aksine bir şekilde istişare edilerek çözülür. Sözlerime Dr. Sadık Ahmet’in beyinlere kazınan cümleleriyle son vermek istiyorum. Eğer Türk olmak bir suç ise burada tekrar ediyorum ben bir Türk'üm ve öyle kalacağım.”


CHP Grup Başkanvekili Engin Altay:


“Gazi Mustafa Kemal’in doğup büyüdüğü bu topraklarda kimlik mücadelesini, onur mücadelesini sadece Batı Trakya Türk Azınlığı değil, Anadolu’daki 80 milyon vatandaşımıza ve Türk dünyasına kabul ettiren, bu mücadeleyle Türk dünyasının bu bölgeye odaklanmasını sağlayan merhum Dr. Sadık Ahmet'i hepinizin huzurunda Cumhuriyet Halk Partisi ailesi adına sayın genel başkanımız adına rahmet, minnet ve şükranla anarken manevi şahsiyetinin önünde saygıyla eğiliyorum. Dr. Sadık Ahmet dostluk, eşitlik ve barış arıyordu böyle bir partiyi kurdu. Çok şey istemedi, bütün mücadelesinde Batı Trakya Türklerinin en temel insan hakları için çarpan bir yürek bir candı Dr. Sadık Ahmet. En kararlı, en asil, hem barışçıl ve enlerle dolu bir temsili mücadele bir adanmışlık. Dr. Sadık Ahmet deyince Türk dünyasında akla gelen herhalde öncelikli olarak bunlar olsa gerek. Ben tekrar Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığını bu davasında barışçıl bir şekilde insani bir şekilde hak, hukuk, adalet ekseninde dostluk eşitlik barış için bu adanmışlığın ölümünün üzerindeki sır perdesinin çözülmemiş olmasının düşünüldüğünde ölümünün Lozan Barış Antlaşması’nın yapıldığı tarihte gelmesi düşünüldüğünde hepimizin özelde de sayın meclis başkanımız başta olmak üzere Türkiye’nin Ankara’nın bu konuda duyarlılığını ve refleksini en yüksek seviyede sürdürmesi gerektiğine yürekten inanmaktayım. Batı Trakya Türkleri İstanbul'daki Rum Ortodokslarla Lozan'a göre ve Yunanistan hükümetiyle Türkiye arasında yapılan görüşmeler çerçevesinde bir bileşiktir. Yani biz sadece ve sadece mütekabiliyet istiyoruz. İstanbul’da bir Patrik atamıyorsak burada da müftünün atanmasını istemiyoruz. Batı Trakya Türkleri ile İstanbul’daki Rum ve Ortodokslar özel bir statüyle azınlık olarak tanımlanmıştır. İstanbul’daki Ortodokslara nasıl rahat bir şekilde Rum ve Ortodoks diyorsak Batı Trakya’daki Müslümanlara da Yunan hükümetinin ve Yunanlı kardeşlerimizin Türk ve Müslüman denmesinden korkmaması çekinmemesi doğal olarak mütekabiliyetinin karşılığı olarak bekliyoruz. Dr. Sadık Ahmet, Batı Trakya Türklerin Müslümanların sorunlarını dünya kamuoyuna duyurmasında çok büyük rol oynadı. Bütünüyle duyurdu mu bilmem ama yok sayılmayı kabul etmedi ve sizleri yok saydırmadı. Her şeye rağmen yıllar yıllar önceye göre bugün Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı kimi konularda belli haklar elde ettiyse, Yunanistan hükümeti nezdinde belli toleranslara kavuşabildiyse bu da merhum Dr. Sadık Ahmet’in o barışçıl, içi insan sevgisiyle dolu ama ulus bilincini ve etnik aidiyetini reddetmeyi asla yok sayan bana başkaldıran barışçıl mücadelesinin bir eseri ve sonucudur. Hiç şüphesiz sizlerin eğitim başta olmak üzere inançlarınız ve ibadetlerinizle ilgili büyük sorunları yaşadığınızı biliyoruz. Türk ve Müslümanlık noktasında sorun yaşıyorsanız biz anavatan ve anavatanın siyasetçileri olarak bu konuda kendimizde bir parça kusur aramak durumundayız ve bir özeleştiri de anavatan siyaseti olarak Batı Trakya’ya bakış olarak yapmak zorundayız diye düşünüyorum. Dost, kardeş ve komşu olarak kalmak istediğimiz Yunanistan hükümet temsilcilerine de bu vesileyle seslenmek isterim ki Batı Trakya Türkleri Yunanistan için tehdit değildir. Mezarı başında andığımız Dr. Sadık Ahmet Yunanistan Silahlı Kuvvetleri’nde 34 ay görev yapmıştır. Bu birlikte yaşamanın farklılıkların bir dezavantaj değil Yunanistan için de büyük bir avantaj olduğunun çok güzel bir örneği olsa gerek. Nitekim bizler İstanbul’da Rum ve Ortodoksların varlığını Türkiye’nin bir güzelliği olarak Türkiye’nin bir avantajı olarak görüyoruz ve aynı anlayışı Yunan hükümetinden de bekliyoruz.”


Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici:


“Dr. Sadık Ahmet'i, şehidimizi rahmetle ve minnetle anıyorum ruhu şad olsun, mekanı cennet olsun. Tabii bu mücadeleyi yalnız vermedi, bu mücadelede başta yanında ailesi vardı. Burada DEB Partisi’nin değerli Genel Başkanı Çiğdem hanım ve ondan önce de bayrağını dalgalandıranlar oldu. Büyük zorluklarla mücadele veriyorlar. Şu anda da büyük zorluklar içerisinde bu mücadeleyi sürdürüyorlar, onlara da burada Türklüğün ve Müslümanlığın yaşatılması ve seslerinin duyulması adını verdikleri bu mücadeleden dolayı hem teşekkür ediyorum hem de desteği sonuna kadar hak ettiklerini düşünüyorum ve desteksiz bırakılmamaları gerektiğini söylüyorum. Tabii müftülerimiz var onlarla birlikte çalışan vaizlerimiz vaizelerimiz var. İmam Hatip Lisesi mezunlarımız, Öğretmenler Birliğimizin değerli öğretmenleri, İskeçe Türk Birliği’nin değerli yöneticileri, Gümülcine Türk Gençler Birliği yöneticileri var. Bunlar da yine bu mücadeleyi veriyorlar onlara şükranlarımı sunuyorum. Çünkü burada mücadele etmek kolay değil. Biz anavatanda rahat bir ortamda siyaset yapıyoruz, mücadele ediyoruz ama burada mücadele etmek her babayiğidin harcı değil. Buradaki arkadaşlarımız gerçekten yiğit insanlar, kahraman insanlar. Ta ki Balkan Savaşları’ndan biri kahramanlar ve bu kahramanlık destanı yazıldı ve yazılmaya devam ediliyor. Milyonlarca soydaşımız dindaşımız buralarda katledildi bir soykırıma tabi tutuldu. Bugün de bu soykırım farklı bir şekilde kültürel anlamda bu asimilasyon devam ediyor. Burada ciddi bir mücadele var ve bu mücadelede de onları yalnız bırakmamak gerekiyor. Ama Sezar’ın hakkı Sezar’a şunu da söylemek lazım. Son yıllarda Batı Trakya başta olmak üzere Kosova olsun Bosna olsun Makedonya olsun Bulgaristan olsun Türk dünyası olsun Kırım olsun diğer tarafta Türkmeneli bölgemiz olsun yani Türk ve Müslümanların yaşadığı her yere devletimiz güçlü bir şekilde elini uzatıyor. Uzatma gayretini sonuna kadar gösteriyor, bundan da büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Ama daha fazla yapılması gerektiği konusunda da hepimiz hemfikiriz. Dolayısıyla bu konuda bizim birlik olmamız lazım birlikte hareket etmemiz lazım buradaki kardeşlerimizle Türkiye’dekilerle. Sadece Batı Trakya değil, Doğu Türkistan’dan Türkmeneli’ne, Kırım’a bütün Türk ve Müslümanların yaşadığı her bölgelere güçlü bir şekilde elimizi uzatmamız lazım. Bugün Lozan’ın yıldönümü buradaki kardeşlerimiz, soydaşlarımız Lozan’da belirlenen haklarını alamıyorlar. Avrupa Birliği üyesi ve demokrasinin beşiği olduğu iddiasında olan bir ülke zulme haksızlığa devam ediyor. Burada Türk ismini silmeye devam ediyor ama nasıl 100 yıldır yılmadıysak yıkılmadıysak bundan sonra da Allah’ın izniyle yılmayacağız ve yıkılmayacağız.”


Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu:


“Doktor Sadık Ahmet’in ruhu bir kez daha şad olsun. Büyük bir meşale yaktı, hayatını burada vakfetti ve inanıyoruz ki gerek kendisinin kurduğu partinin şu andaki yöneticileri gerekse ailesi ve onu sevenler bu meşaleyi taşımakla kararlılar. Bizler Türkiye’de Türk hükümeti olsun siyasi partiler olsun bu davaya bugüne kadar verilen desteğin çok daha fazlası bunun verilmesi gerektiğine inanıyorum. Öbür taraftan Yunan hükümetine de Türkiye’de azınlıklara verilen hakların aynen burada da yaşayan Türk ve Müslüman kardeşlerimize tanınmasını aslında uluslararası kurallara göre bir vecibe olduğuna inanıyorum. Allah makamını cennet eylesin.”


İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener:


“Hazır Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli yöneticilerini burada bulmuşken yıllar önce buraya geldiğimde yapmış olduğum bir konuşmayı bir bilgilendirme amaçlı tekrar etmek istiyorum. Ben mübadil bir ailenin çocuğuyum. Eğer İskeçe’de, Drama’da ya da Gümülcine’de ailem olsaydı Batı Trakya Türk Azınlık mensuplarından birisi olacaktım. Türkiye Cumhuriyeti Batı Trakya Türk Azınlığına mecburdur, borçludur. İki cumhuriyet kurmuştur. Birincisi, 1913 Balkan komitacılarına karşı Osmanlı Devleti kurun demişti, Batı Trakya’daki Türk ve Müslüman azınlık başüstüne demiştir ve kurmuştur. Süleyman Askeri Bey ile Hasan Tahsin Argun kurmuştur. Hasan Tahsin Argun'un yeğeni Meral Akşener olarak konuşuyorum. Sonra Osmanlı yenildi dediler ki verin Bulgara vermediler. İskeçe ve Gümülcine kara bayraklarla donatıldı. La İlahe İllallah Muhammedün Resulullah yazan kara bayraklarla donatıldı şehitlerimiz var. Vermediler Bulgar komutanına, teslim etmediler. Ne pahasına, can pahasına, ne pahasına, kan pahasına. Sonra Osmanlı paşası geldi dediler ki şeriatın kestiği parmak acımaz Osmanlı paşasına ağlaya ağlaya teslim ettiler. Sonra bir cumhuriyet daha kuruldu, kurucular gene Hasan Tahsin Argun. Atatürk’ün teşfiki ile Süleyman Askeri Bey şehit o yok. Sonra Lozan’a gidilecek cumhuriyetin eli güçlensin diye. Yeni cumhuriyetin Lozan’da eli güçlenebilsin diye. Gene fedakarlık Batı Trakya Cumhuriyeti’ni kuranların ve onun arkasında duranların. Gene ağlaya ağlaya bu defa kendileri kapattılar. Değerli misafirlerimiz şunu demek istiyorum; İki defa Türkiye’nin gücü için kan can vererek kurulmuş iki Batı Trakya Cumhuriyeti kapatılmıştır. Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bugünkü yöneticileri ben dahil herkes adına o gün sizden özür dilemiştim bugün de özür diliyorum. Biz görevimizi yerine getiremedik. Yıllar evvel bu mezarın başında konuştuğumuz her şey yeniden konuşuluyor. Buradan Yunanistan yöneticilerine seslenmek isterim. Bugün azınlık haklarıyla o hakları ellerinden almaya çalışarak üzdüğünüz, ezdiğiniz bu insanlarla eğer Türkiye istemeseydi eğer Osmanlı istemeseydi bugün eşit şartlarda bir Cumhuriyet olarak komşu olacaktınız. Dünyanın hiçbir yerinde Türkler çatısı altında yaşadıkları ülkenin kanunlarına, o ülkenin bütünlüğüne, o ülkenin herhangi bir yanına hainlik etmemişlerdir, itiraz etmemişlerdir, bölücülük yapmamışlardır. Üzerine düşen ne görev varsa yapmışlardır, ama maalesef Batı Trakya Türk Müslüman Azınlığı olarak umarım özrümüzü kabul edersiniz. Umarım hakkınızı bize helal edersiniz. Dr. Sadık Ahmet onlardan birisiydi. Hep Batı Trakya Türklerinin başına mı düşecek? Sadık Ahmet kim? Dünün Süleyman Askeri Bey’i, dünün Hasan Tahsin Argun'u bugünün Sadık Ahmet’i. Ne için şehit oldu, haklarımız için, ne için şehit oldu Türklüğümüz için, ne için şehit oldu, dinimiz için. Türk olmanın, Türk sözünün söylenmesinin yasaklanmasının önüne geçmek için. Allah’a inanıyorum ki onu Peygamber efendimize komşu kıldı, komşu kılsın. Yeni Sadık Ahmet’lerin önünü açmak için Türkiye devlet olarak bugün partileri temsil eden her birimizin üzerine düşen ne varsa yerine getirilmesi şart olmuştur. Ama o günden bugüne hala aynı şeyleri söylüyorsak gezdiğimiz yerlerde aynı problemler iletiliyorsa bu işte bir yanlışlık var umarım özür kabul edersiniz. Özür dileriz, özür dileriz, özür dileriz.”


TBMM Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop:

“Bugün burada bir kahramanın kabri başındayız. Dostluk Eşitlik Barış Partisi’nin kurucusu ve ilk genel başkanı Dr. Sadık Ahmet’in aramızdan ayrılışının 24. ölüm yıldönümünde kabri başında bir kez daha rahmetle anıyoruz. Sizlere bu ziyaretimiz vesilesiyle Müslüman Türk kardeşlerimize hem Cumhurbaşkanımızın selam ve sevgilerimi getirdim hem de TBMM Başkanı olarak 82 milyon kardeşinizin selamını getirdim. Dr. Sadık Ahmet, kendisini burada yaşayan Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığının uluslararası antlaşmalardan kaynaklanan meşru haklarını korumaya ve soydaşlarımızın dayanışmasını güçlendirmeye adamış bir liderdir. Sadık Ahmet, Batı Trakya Türk Azınlığı’nın birlik beraberliğinin simgesi haline gelmiştir. Hak ve hukuk yolundaki mücadelesinin Batı Trakya Türk Azınlığı mensupları tarafından kararlı bir şekilde sürdürülmesini memnuniyetle takip ediyoruz. Bu bakımdan Dr. Sadık Ahmet’in fikirlerinin birlik beraberlik ve dostluk meşalesini DEB Partisi tarafından genç nesillere başarıyla ulaştırılması hepimiz için olduğu kadar burada yaşayan kardeşlerimiz için de bir iftihar meselesidir. Soydaşlarımız temel haklarını kullanamamalarından kaynaklanan sorunların Türkiye ile Yunanistan arasında diyalog ve işbirliği çerçevesinde çözüme kavuşturulması için gayretlerimizi daha büyük kararlılıkla ve sonuca odaklı gayretle sürdüreceğiz. 65 yıl aradan sonra sayın Cumhurbaşkanımızın 2017 yılında Batı Trakya’ya yaptığı ziyaret azınlıkla dayanışmamızın en açık göstergesidir. Sayın Cumhurbaşkanımız desteğini her defasında en güçlü şekilde ifade etmektedir. Onun ifade ettiği gibi aramızdaki bu muhabbeti ne zaman ne de mesafeler etkileyebilir. Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla soydaş topluma yönelik hizmetlere hakkı sunan bütün kurumlarımız ve iş çevrelerimiz çalışmaya gayret etmektedir.


Soydaşlarımızın haklarını korumak ülkemizin dış politikasının önceliğidir. Bu bağlamda Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığının hak ve özgürlüklerinin korunması ve haklarının iyileştirilmesi hususlarını uluslararası platformlarda da gündeme getirmeye ve takip etmeye çalışıyoruz. Sizler de meselelerinizi gerek siyasi düzlemde gerekse uluslararası platformlarda gündeme getiriniz. Haklarınızı meşrutiyet çerçevesinde aramaya devam ediniz. Soydaş milletvekilleriyle haklar konusunda yakın temas içerisinde olmayı arzuluyoruz. Öte yandan Batı Trakya Türk Azınlığı ile ülkemizdeki Rum Ortodoks Azınlığı iki ülke ilişkilerinde bir dostluk köprüsü olarak görülmektedir. Batı Trakya Türk Azınlığı olarak anma törenleri vesilesiyle gösterdiğiniz vefa ve sergilediğiniz güçlü birliktelik ruhu Dr. Sadık Ahmet'in değerli mirasının bundan sonra da devam edeceği inancını perçinlemektedir. Burada yaşayan Müslüman Türk kardeşlerimizin haklarını belirleyen temel olarak bundan 100 yıl önce yapılmış olan anlaşmalar var. Bunlarda ilk buradaki dini liderlerin belirlenmesiyle ilgili 1913 yılında yapılmış bir antlaşma var. Burada yaşayan Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı’nın dini liderlerini müftülerini seçimle belirleyeceğine dair hükümler var. Lozan Antlaşması’nda iki ülkenin ve diğer ülkelerin imzalarıyla garanti altına alınmıştır. Aradan 100 yıl gibi bir zaman geçmiş. Dünyada çok değişiklikler olmuş. Özellikle insan hakları alanında özellikle eğitim hakkı alanında, dini hürriyetler ile ilgili olarak çok büyük gelişmeler oldu. Bu zaman zarfında asgari şartları yenilenmiş olan 1913 ve 1923 Lozan Antlaşması’ndaki haklardan çok daha fazlası bugünkü şartlara uygun olarak burada yaşayan soydaşlarımıza tanınmalıydı. Ama görüyoruz ki maalesef 100 yıl önce imzalanan antlaşmaların şartlarının uygulanmasında hakların verilmesinde bile sıkıntılar yaşanmaktadır. Bugün burada yaşayan Müslüman Türk kardeşlerimizin etnik aidiyetlerini ifade etmeleri konusunda sıkıntıları var. Bugün sivil toplum kuruluşlarında Türk ismi ilan etmesini yasaklayan idari kararlar var. Bunlar Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi babında AİHM’ye götürmüş ve Yunanistan Devleti'nin ismini yasaklayarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini ihlal ettiğine dair 3 tane AİHM’nin kararı var. İkinci husus olarak dini liderlerin, müftülerin burada yaşayan Türk azınlığın seçimiyle belirlenmesine dair hükümlerin ihlal edildiğini üstelik son zamanlarda yapılan düzenlemelerle müftülüklerin hakları ve yetkileri bakımından müftülük kurumunun içinin boşaltılmaya çalışıldığına dair düzenlemeler var. Bir başka husus eğitimle ilgili hakları Lozan Antlaşması ile teminat altına alındığı gibi Avrupa İnsan Hakları sözleşmesinde de eğitim hakkı ile ilgili çok ayrıntılı düzenlemeler var. Bunlara da riayet edilmediği, kendi dini ve kültürel haklarını gelecek kuşaklara aktarma haklarından mahrum edildiği, engel çıkartıldığı, yeni okullar açılmasına müsaade edilmediğini ve ihtiyaçların karşılanmasına müsaade edilmediğini görüyoruz. Ayrıca burada yaşayan Müslüman Türk azınlığının vakıf mallarıyla ilgili sorunlar var. Bunlarla ilgili olarak AİHM’nin 5 tane farklı ihlal kararı var. Yaşadığımız dünyada 21. yüzyılın başlarında dünyada 200 civarında devlet var. Bu devletler içerisinde saygın devletler vatandaşlarına gerek etnik gerekse fiili anlamda kültürel haklarını veren insan haklarına saygı gösteren devletlerdir. Kendi vatandaşlarının haklarını hukukunu gözetmeyen devletler dünyada saygın devletler arasında yer alamaz. Türkiye büyük bir devlettir. Biz gerek anayasamızda gerekse de taraf olduğumuz uluslararası insan hakları sözleşmesi gerekse taraf olduğumuz ikili anlaşmalardan kaynaklanan tüm hakları sonuna kadar vatandaşlarımıza veren ve bunları onların hakkı olarak gören anlayışla hareket eden bir devletiz. Başta komşularımız olmak üzere bütün dünyadaki devletlerden bu anlamda uluslararası anlaşmalara ve sözleşmelere riayet etmesini bekleriz. Türkiye bu konuda diplomasideki önceliklerinin ilk sırasında Batı Trakya’daki Türklerin haklarını hukukunu uluslararası sözleşmelerle koruma ve bunların uygulanması bakımından soydaşlarımızın yanında olacaktır. Bu vesileyle Dr. Sadık Ahmet ve onunla birlikte azınlığın haklı davasında çeşitli zorluklara göğüs gererek omuz veren ailesi başta olmak üzere azınlığın değerli fertlerine şükranlarımızı sunuyoruz. Şunu bilmenizi isterim ki, gözümüz kalbimiz her zaman sizinledir. Batı Trakya Türk Azınlığı için verdiği örnek mücadelesi ile hiçbir zaman hafızalardan silinmeyecek olan merhum Dr. Sadık Ahmet’i bir kez daha rahmetle anıyorum. Ailesine ve tüm soydaşlarımıza saygılar sunuyorum.”

ETİKETLER :
Yorumlar
Adınız :
E-Mail :
Başlık :
Yorumunuz :
Güvenlik :
Değiştir  
Toplam 0 yorum. Tüm yorumları okumak için tıklayın.
Diğer DÜNYA haberleri
Köşe Yazarları
 ‹ 
 › 
E-Mail Bülten Kaydı
Arşiv Arama
- -
EDİRNE ÖNCÜ / TRAKYA ÖNCÜ HABER
© Copyright 2024 EDİRNE ÖNCÜ / TRAKYA ÖNCÜ HABER. Tüm hakları saklıdır. Bu site Gazi SOFT haber yazılımı alt yapısı ile yapılmıştır.
GÜNDEM
SPOR
SİYASET
EĞİTİM
DÜNYA