İsmailağa Cemaati'nin sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada şu ifadeler yer alıyor:
"Bismillâhirrahmânirrahîm
Muhterem kardeşlerimiz, öncelikli gündemimiz Gazze’de hâlen devam etmekte olan soykırımın bir an önce durması ve bölgedeki kardeşlerimizin salâha çıkmasıdır. Duâlarımız ve maddî-manevî imkânlarımızla kardeşlerimiz için seferberliğimizi sürdürmekteyiz.
Bununla beraber, başta ihvân ve muhibbânımız olmak üzere kamuoyunun gündemini meşgul ettiğini gördüğümüz bazı hususları açıklığa kavuşturmak üzere bu açıklamayı zorunlu olarak yaptığımızın bilinmesini isteriz. Mahmud Efendi Hazretlerimiz (Kuddise Sirruhû), İslâm’a adadığı hayatı boyunca ilmi ve tasavvufî terbiyeyi aynı çatı altında birleştirerek tasavvuf tarihinde mühim bir dönüm noktası teşkil etti ve bizlere, halife tayin ettiği Hasan Efendi Hazretlerimizin (Kuddise Sirruhû) riyâsetinde büyük bir dava miras bıraktı. O büyük velînin âhirete irtihâlinden sonra bizleri şeyhsiz bırakmadığı için Mevlâ Teâlâ Hazretlerine nihâyetsiz hamd ediyoruz.
Mahmud Efendi Hazretlerimiz (Kuddise Sirruhû), büyük bir davaya dönüşen usûlü doğrultusundaki ilmî faaliyet ve tarîkat hizmetlerinin idaresi için 2005 senesinde Hasan Efendi Hazretlerimizin (Kuddise Sirruhû) riyâsetinde, cemaatimizin hocalarından oluşan bir istişare heyeti tayin etmiştir. Cemaatimizin yurtiçi ve yurtdışı hizmet ve faaliyetleri o tarihten itibaren İsmailağa İstişare Heyeti’miz tarafından idare edilmiştir.
Mahmud Efendi Hazretlerimizin (Kuddise Sirruhû) âhirete irtihâlinin ardından da altın silsilenin 37. halkası, şeyhimiz Hasan Efendi Hazretlerimizin (Kuddise Sirruhû) meşîhatinde ve İsmailağa İstişare Heyeti’mizin idaresinde aynı esas ve usûle riayetle, birlik-beraberlik içerisinde yürütülmektedir. Bununla beraber, Mahmud Efendi Hazretlerimizin (Kuddise Sirruhû) âhirete irtihâlinden sonra Hasan Efendi Hazretlerimizin (Kuddise Sirruhû) talimatı gereği, başta râbıtanın Mahmud Efendi Hazretlerimize (Kuddise Sirruhû) yapılması olmak üzere, tarîkatla ilgili diğer vazifeler herhangi bir değişikliğe uğramaksızın devam etmektedir. Cemaatimizin hocalarına tebliğ edilen bu karar ilk gün olduğu gibi bugün de aynı şekilde uygulanmaktadır.
"Merkezi temsil etmeyen kişiler"
İsmailağa İstişare Heyeti’mizin kararı ve uygulaması bu şekildeyken merkezi temsil etmeyen bazı kimselerin bu kararlara muhalif görüşlerinin cemaatin tamamına teşmil edilerek eleştiri konusu yapılması son derece yanlıştır. Buna rağmen, Cübbeli Ahmet Hoca’nın sohbetlerinde ve katıldığı televizyon programlarında merkezi temsil etmeyen münferid söylemler üzerinden cemaatimizin birlik ve beraberliğine zarar getirecek ifadeler kullanması ve râbıta gibi, tarîkatın mahremi ve özeli olan bir konuda tefrika varmış gibi söylemlerde bulunması rahatsızlıklara sebebiyet vermektedir.
"Her seferinde özür beyan edildi"
İhvân ve muhibbânımızdan akl-ı selîm kimseler, cemaatimizin büyüklerinin ve ileri gelen hocalarının Cübbeli Ahmet Hoca’yı ziyaret ederek, ilgili konu hakkında istişare edilip edilmediğini düşünmüş olabilirler. Bilinmelidir ki cemaatimizin ileri gelen kıymetli hocaları, Cübbeli Ahmet Hoca’yı evinde defaatle ziyaret etmiş ve cemaatle ilgili konuların umumun önünde kürsü veya televizyon kanallarında değil hususi meclislerde muhataplarıyla konuşulması gerektiğini ifade etmişlerdir. Yapılan bu görüşmelerde Cübbeli Ahmet Hoca da her seferinde özür beyan etmiş ve bu tür mahrem konuları kürsüye ve televizyon kanallarına taşımayacağına ve muhatapları ile bir araya gelerek görüşeceğine söz vermiştir. Buna rağmen, sohbetlerinde ve katıldığı televizyon programlarında, yapılan istişare ve görüşmeler neticesinde alınan karara aykırı olarak yine cemaatimizin mahrem konularını açmış ve hiçbir görüşme olmamış gibi aynı tavrı sürdürmüştür.
İsmailağa İstişare Heyeti olarak, cemaatimizin iç meselesi olan konularda kamuoyunu meşgul etmemek ve mahrem esaslarımızı tartışma mahalline getirmemek için herhangi bir açıklama yapmayı bugüne kadar doğru bulmadık. Mahmud Efendi Hazretlerimizin (Kuddise Sirruhû) hâli hayatında zât-ı âlilerinden sonrasıyla ilgili herhangi bir şey konuşmayı tasavvufî ahlâk açısından uygun görmediğimiz gibi, Hasan Efendi Hazretlerimizden (Kuddise Sirruhû) sonrasıyla ilgili herhangi bir şey konuşmayı doğru bulmuyoruz. Akl-ı selîm sahiplerinin çağrılarının ortaya çıkardığı zarurete binaen bu açıklamayı yapmayı uygun gördük.
Sözlerimize son verirken, Mahmud Efendi Hazretlerimizin (Kuddise Sirruhû) bizlere bıraktığı bu mukaddes mirasın aynı usûl üzere muhafazası hususunda Mevlâ Teâlâ’dan muvaffakiyetler diliyor, bizleri her türlü tefrika ve ayrılıktan korumasını niyâz ediyoruz."