Sempozyuma Edirne Valisi Günay Özdemir, Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan, Trakya Üniversitesi Rektörü ve sempozyumun Onursal Başkanı Erhan Tabakoğlu, Sempozyum Başkanı Mustafa Hatipler ve birçok protokol katıldı. Açılış konuşmasını yapan Doç. Dr. Mustafa Hatipler, sempozyumun genel amacının dünü bugüne taşımak ve bugünü de daha iyisi için yarınlara aktarmak olduğunu ifade etti.

“İnsanı Yaşat Ki, Devlet Yaşasın”

Edirne’nin Cumhuriyet Türkiye’sinin Balkanlara açılan bir kapı olduğunu belirten Hatipler:  “Bilindiği gibi Osmanlı Devleti küçük bir beylikten çok kısa bir sürede Dünya devleti olmayı Roma İmparatorluğundan sonra Avrupa topraklarında ve Anadolu'da büyük bir medeniyet kurmayı başarmış bir devlettir. Bu devletin bir ucu Akdeniz'den Yemen'e, Güney Afrika'nın derinliklerine, Kuzey Afrika'dan Atlas Okyanus'una kadar uzanırken, diğer tarafta Kırım'dan Viyana'ya ve Adriyatik kıyılarına kadar uzanıyor. Bu medeniyetin içinde sayısız coğrafyalar, sayısız şehirler, sayısız camiler, köprüler ve saraylar vardır. Bu medeniyetin izlerinde Kudüs'te 400 yıldır kesintisizi süren kardeşçe yaşam ve Endülüs'ten kovulanlara dostça bir misafirperverlik vardır. Bu medeniyetin izlerinde 'insanı yaşat ki, devlet yaşasın' sözüyle başlayan bir barış öyküsü vardır. Öte yandan yaşadığımız şehir Edirne Cumhuriyet Türkiye’sinin Balkanlar'a açılan kapısıdır. Geçmişten günümüze sayısız medeniyetlerin harman olduğu sayısız tarihi eseri barındırmaktadır. Bütün bu güzellikleri perçinleyen Trakya Üniversitesi“ şeklinde konuştu.

Rektör Erhan Tabakoğlu, Osmanlı'yı en iyi anlatacak şehrin Edirne olduğunu bu Osmanlı anlatılacaksa Edirne'de anlatılması gerektiğini ve bu yükün Belediye’ye, Valilik’e, Üniversite’ye düştüğünü dile getirdi.

“Edirne için çalışıp üretmeye devam edeceğiz”

Bu sorumlulukla beraber bu bilgi paylaşımını arttırabilmek ve özgüveni geliştirmek için ardı ardına sempozyumlar düzenlediklerini söyleyen Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan: “Yaklaşık 1 yıl önce rahmetli olan hocamız Edirne'nin eski belediye başkanlarından Dr. Ratıp Kazancıgil'in sözüyle başlamak istiyorum. Ratıp hoca derdi ki; 'Edirne tarihinden Osmanlı'yı çıkarırsanız geriye hiçbir şey bulamazsınız'. Böyle bir şehirdeyiz ve Allah'ın izni, milletin takdiriyle yönetiminde bulunuyoruz ama bu çok büyük bir sorumluluk ve ağır bir yük. Elbette geçmiş geleceğin aynası. Az önce rektör hocamızın dediği gibi geçmişimizi bilmekte biraz eksiğiz. Burada hepimizin ciddi manada sorumlulukları var. Geçmişimizi tam olarak bütün detaylarıyla bilirsek eğer ona göre geleceği tasarlayabiliriz. Bu yüzden Edirne için, bu muhteşem şehir için çalışmaya, üretmeye ama Edirne ortak paydasını her şartın önünde tutarak üretmeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

Vali Günay Özdemir, medeniyetin ebru sanatı gibi olduğunu farklı renklerin iç içe geçtiği ve birlikte bir mezhebin oluştuğu birbirinden ayrılmayan renklerin var olduğu ebru sanatına benzediğini söyledi.

“Edirne’yi Yaşadım”

Konuşmasında medeniyet konusunda oldukça geniş bir şekilde bilgi veren Vali Özdemir şunları kaydetti: “Osmanlı medeniyeti baktığınız zaman farklı inanç ve düşüncede ki insanların ortak bir şekilde yaşadığı hem de kendi dinlerini yaşadıkları bir ortam bir yaşam biçimidir. Medeniyetimizde felsefeniz neyse sanatınızda yaşama biçiminize de o yansıyor. Medeniyette bir tefekkürünüzün olması gerekiyor ve bu tefekkürde; medeniyetin süreci,  medeniyet tefekkürü ve medeniyeti inşasının saç ayağından oluşan bir felsefedir. Mekke’de doğan işlem bakıyorsunuz ki Medine de bir medeniyet haline gelmiş. Bir süreç olarak baktığınızda da bu medeniyetin İran’dan Mısırdan Mezopotamya’dan Çin’den Hindistan’dan Anadolu medeniyetlerden de faydalanarak Edirne’den Avrupa’dan ve dünya medeniyetlerinden faydalanarak bir dünya medeniyeti haline gelmiş. Osmanlı medeniyetinin içinde yaşayan her insan kendisinden bir değer bulur. Osmanlıda sarayların farklı bir önemi var. İstanbul’da fethedilen medeniyet, Edirne ‘de kurulmuş bu medeniyet büyük bir aşkla meydana gelmiş. Enderun sisteminin sarayların içindeki sistemin nasıl etkisinin olduğuna bakmak gerekiyor. Edirne tarihinden Osmanlı’yı çıkartırsanız bir şey kalmaz. Burada olmasam da Edirne için desteğe ve çalışmaya her zaman varım. Ben Edirneli değilim ama Edirne’yi yaşadım.”

Davetli konuşmacı Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil ise, Osmanlı’yı kötülemek isteyenlerin niyetini anlayamadığını ve bu kişilerin arkasına bakıp ataları nasıl değerli topraklar bırakmışlar bunu farkına varmaları gerektiğini savundu.

“Edirne Cumhuriyet’e Açılan Kapıdır”

Edirne’nin bir Dünya medeniyeti şehri olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Şimşirgil: “Dünyayı kardeşlik ve barış getiren bir medeniyeti anlamak için yola çıkmak gerekir. Bu medeniyet ki Dünya medeniyetidir. Edirne Cumhuriyete açılan bir kapıdır. Fethinde Cenabı Hakk’ın ve ordunun arkasında olduğu kıyamete kadar yaşayacak şehirdir. Edirne’de birçok değerli esere sahiptir. Osmanlı devletinin hem yönetim hem bilim merkezi olmuştur.  Trakya Üniversitede bu şehir bilim merkezidir. Ülkemiz ve Balkanlar için çok önemli bir vizyon üstlenmiştir. Bugün burada olmamızın sebebi de budur” ifadelerini kullandı.

Ayrıca, sempozyumun konusuna uygun olarak Balkan Kongre Merkezi’nin girişinde Osmanlı macunu resimler ve süpürgecilik mesleğinin tanıtımı yer aldı.