onwin yeni giriş canlı bahis casino siteleri rulet siteleri

Üç Şehir, Tek Ruh: Balkanlarda Bir Ramazan Hikayesi


Bu makale 2025-03-28 12:15:55 eklenmiş ve 1671 kez görüntülenmiştir.
Hanife Muchı

Üç Şehir, Tek Ruh: Balkanlarda Bir Ramazan Hikayesi

 

Balkanlarda Ramazan, yalnızca oruç tutmaktan ibaret değil; yüzyıllardır süregelen geleneklerin, sofraların, duaların ve mahalle kültürünün bir araya geldiği, kalplerin daha da yakınlaştığı bir zaman dilimi. Bu Ramazan ayında, Bosna-Hersek’in taş sokaklarında, Makedonya’nın minareleri göğe yükselen şehirlerinde ve Sofya’nın tarih kokan avlularında dolaştım. Her biri, Ramazan’ın farklı bir ruhunu yansıtıyordu.

 

Bosna-Hersek, Ezanın Yankılandığı Vadiler.

 

Saraybosna’da iftara yakın, Başçarşı’nın taş kaldırımlarında yürürken duyduğum koku, çocukluk anılarıma götürdü beni. Somun ekmeği fırınlardan yeni çımış, Boşnak börekleri tepsilerde sıralanmıştı. Gazi Hüsrev Bey Cami avlusunda insanlar, oruçlarını açmak için beklerken, gökyüzü usulca kararırken duyulan top sesleriyle birlikte bir anda sofralara uzanan eller, dualara açılan kalpler. Ramazan’ın en güzel tablosunu oluşturuyordu.

 

Ama Saraybosna’nın Ramazan’ı yalnızca bereketli sofralardan değil, savaşın izlerini hala taşıyan binaların gölgesinde yürürken, bir yandan huzuru hissetmek, bir yandan da hüzünle dolmak kaçınılmazdı. Çünkü bu şehir, iftar saatinde bile geçmişin yükünü omuzlarında taşıyordu. Ve belki de tam da bu yüzden Ramazan burada yalnızca ibadetin değil, bir nevi sabrın, direncin ve umudun ayıydı.

 

Üsküp, Minarelerin Gölgesinde Bir Ramazan.

 

Üsküp’e adım attığımda, şehrin ruhu hemen sarıverdi beni. Vardar Nehri kıyısında yürürken, taş köprünün ardında yükselen minareler, bu kadim şehrin Ramazan’a nasıl kucak açtığını fısıldıyordu.

 

Türk Çarşısı’nda dolaşırken, küçük dükkanların önüne kurulan iftar sofraları, insanların birbirine olan sıcak selamları, Ramazan’ın yalnızca bir ibadet değil, bir kültür olduğunu bir kez daha hatırlattı. Akşam ezanı yaklaştıkça, Mustafa Paşa Cami avlusunda bir sessizlik çöktü. Herkes, gönlündeki dualarla ezanı bekliyordu. O an, Ramazan’ın ruhunu iliklerime kadar hissettim.

 

Teravih namazından sonra çarşıya dökülen insanlar, sıcak çay bardakları ellerinde sohbet ederken, bu şehrin Ramazanı nasıl da içten yaşadığını gördüm. Üsküp’te Ramazan, samimiyetin, paylaşmanın ve geçmişle geleceğin iç içe geçtiği bir zamandı.

 

Bulgaristan - Sofya, Sessizliğin İçindeki İnanç.

 

Sofya, Ramazan’ın en derinden hissedildiği ama belki de en az göze çarptığı yerlerden biri. Osmanlı’dan yadigar Banya Başı Cami’nin avlusunda toplanan cemaat, ezanı duyunca aynı sevinçle dua ediyordu. Ancak Müslüman olmak, tarih boyunca olduğu gibi bugün de derin bir bağlılık gerektiriyordu. Sofya’da Ramazan, sessiz ama güçlüydü.

 

Iftardan sonra, şehrin ışıkları altında yürürken düşündüm; Balkanlar, her şeye rağmen Ramazan’ı sevgiyle, birlikle ve geleneklerine sıkı sıkıya tutunarak yaşamaya devam ediyordu. Burada Ramazan, yalnızca oruç tutmak değildi. Hatırlamak, paylaşmak ve yaşatmak demekti.

 

Ve ben, bu Ramazan’da her adımımda bunu hissedip yaşadım.

 

Yorumlar
Adınız :
E-Mail :
Başlık :
Yorumunuz :
Güvenlik :
Değiştir  
Toplam 0 yorum. Tüm yorumları okumak için tıklayın.
Diğer yazıları...
Köşe Yazarları
 ‹ 
 › 
E-Mail Bülten Kaydı
Arşiv Arama
- -
EDİRNE ÖNCÜ / TRAKYA ÖNCÜ HABER
© Copyright 2025 EDİRNE ÖNCÜ / TRAKYA ÖNCÜ HABER. Tüm hakları saklıdır. Bu site Gazi SOFT haber yazılımı alt yapısı ile yapılmıştır.
GÜNDEM
SPOR
SİYASET
EĞİTİM
DÜNYA