
Yılın sonlarına yaklaşıldıkça herkesin aklında aynı ifade dolaşır: "Yeni yılda her şey değişecek mi?"
Fakat nedense hiçbir şey gerçekten değişmiyor. Çünkü dönüşmesi, değişmesi gereken şey takvim değil, niyettir.
Niyet değişmediği sürece yeni yıl aslında önceki yılın bir tekrarıdır. Çoğumuz kendimize karşı dürüst olamıyoruz.
Yorulduğumuzu ifade etmiyoruz, incindiğimizi söylemiyoruz, hak ettiğimiz değeri görmediğimizi dile getirmiyoruz
. İçimizde bastırıp biriktirdiğimiz o tüm cümleler, bir gün bakmışız içimizde kocaman bir dağ haline dönüşüvermiş
Belki de yeni yıldan beklediğimiz şey aslında şu: iç sesimizle yeniden buluşmak. Daha net sınırlar koymak.
"Hayır" demeyi öğrenmek. Kendimizi sürekli geri plana atmayı bırakmak. Birilerinin bizi anlamasını beklemek yerine,
önce kendimizi anlamaya çalışmak.
Kimse mükemmel bir değişim yaşamak zorunda değil. Küçük adımlar bile büyük evrimlerin habercisi olabilir.
Bir sabah alarmı beş dakika daha erkene ayarlayıp kendine bir fincan kahve hazırlamak bile bir başlangıçtır.
Bazen bir defter edinip düşüncelerimizi yazıya dökmek, bazen de kimseye izah etmeden sessiz bir mola vermek gerekir...
Yeni yıl kapıda. Bu kez takvim yerine, biz değişmeliyiz. Kendimize itiraf etmekten kaçtığımız o cümlelerle yüzleşelim.
Zira gerçek yılbaşı kutlaması, insanın kendisiyle barıştığı andır.